Dijital Tehlikenin Farkında Mıyız?
Dijital dünyanın soysal hayata yansımalarını hep birlikte izliyoruz.
İleri teknolojiye sahip ülkeler dijital alanda önde ve buna bağlı olarak dünyada etkin durumda. Dijital teknoloji daha çok sömürgeci ülkelerin tekel ve kontrolünde! Ellerindeki bu gücü diğer ülkelere karşı silah olarak kullanıyorlar. Dijital teknolojiye sahip olmayan ülkeler ise “tüketici” konumunda. Onların sunduğu imkanları tüketiyor, birbirine laf yetiştiriyor, çok azı da bu alanı insanların faydasına kullanma gayretinde. Dijital teknolojinin öznesi olmayan toplumlar düşünemiyor, yalnızlaşıyor, sosyal aktiviteleri sönük kalıyor. Bağımlılık tuzağına düşüyor, bunalıma giriyor, narsizme sürükleniyor. Psikoloji uzmanları dijital alanın yaydığı tehlikelere çözümler arama peşinde.
İstanbul Esenyurt Üniversitesi “Psikoloji Günleri” başlıklı bir etkinlik ile “dijital bağımlılık” tehlikesini masaya yatırdı. Üniversitenin “Bağımlılıkla Mücadele Komisyonu”, dijital bağımlılığın diğer bağımlılıkların önüne geçtiğini, elektro manyetik dalgaların insana zarar verdiğini, insanda sürekli haber alma ve paylaşma içgüdüsü oluşturduğunu açıkladı.
Üniversite Rektör Vekili ve Komisyon Başkanı Prof. Dr. Hayrettin Akkaya, eskiden dedikodu olur, fitne fesat yayılırdı; ama sosyal medyadaki kadar insanların hayatları ile oynanmazdı, diyerek bu alandaki tehlikeye dikkat çekti.
BİLİNÇLİ KULLANIN
Esenyurt Üniversitesinin “Psikoloji Günleri” etkinliğinde konuşan Bağımlılıkla Mücadele Komisyonu Koordinatörü ve Öğretim Görevlisi Gökhan Tekin de, dijital bağımlılığın 8-9 yaşına kadar indiğini hatırlatarak, teknolojiyi bilinçli kullanmalarını önerdi: “İnternet ve sosyal medya kullanma süresi günde 8-10 saate ulaştı. Gençlerin dijital teknolojiyi ihtiyaçları doğrultusunda kullanmaları için eğitimler veriyoruz.” (Millî Gazete, 24. 05. 2022)
PAÜ’deki ilgili öğretim görevlileri ile iletişim halinde çalışmalar yürüten ve Denizli Teknokent’te çalışma ofisi bulunan Ahmet Nuri Deniz, dijital teknolojinin ulusal güvenliğimizi tehdit ettiğini vurguladı. “Bu alanda ABD’nin sömürgesi durumundayız” diyerek dijital mecra kullanıcılarını uyardı:
“ Çin ve Rusya’nın kendi sistemleri var. Bizim kullandığımız dijital teknolojinin alt yapısı ABD’ye ait. TSK, bazı yazılımları kurum olarak kendisi yapıyor. Sosyal medyalar tamamen ABD’nin kontrolünde. Hiçbir bilgimiz güvenli değil. İletişim ağımız, gittiğimiz yerler, girdiğimiz siteler hep kayıt altında. Onlara bütün bilgilerimizi bedava veriyoruz. Bu bilgilerle kişisel ve toplum analizi yapıyorlar.”
Sayın Deniz, çocuklarımız ana babalarından çok dijital dünyanın kontrolünde, diyerek uyarılarını şöyle sürdürdü: “Mavi Balina oyunu şiddeti ve intiharı özendiriyordu. Çıplak vatandaşlar, sokakta çiftleşenler de benzeri yönlendirmenin ürünü. Gençler sosyal medyayı ihtiyaç kadar ve çok az kullansınlar. Hatta mümkünse hiç kullanmasınlar. Sosyal mecraları hayır kurumu gibi düşünmeyin. Onların ticaret ve istihbarat gibi amaçları var. Çocuklarımızı onlar etkiliyor.”
KONTROLLÜ KULLANIN
Uzmanlar dijital dünyanın dışına çıkılamayacağını anlatıyorlar. Yasakçı tavırla da sonuç almak mümkün değil. Dijital alanın bağımlısı olmak yerine; kontrollü kullanmak daha mantıklı değil mi? Sosyal mecraların esiri olmak yerine, bu alanın efendisi olmak gerekli. Bu konuda kararlı ve iradi bir tavra ihtiyaç var. Konu ile ilgili olarak Uluslararası Dijital Medya ve İletişim Derneği (UDM) Genel Başkanı M. Fatih Gündüz Bey’le görüştüm. Bu alanı boş bırakmamalıyız, diyerek teknolojinin güzel bir nimet olduğunu; bu yolla kitlelere, herkese ulaşılabileceğini anlattı. Konuyu daha çok eğitimcilik aç
ısından yaklaşarak şunları söyledi:
“Kendimizi dijital dünyanın içinde bulduk. Çocuklarımızı yazılıma yönlendirmeliyiz. Teknolojiyi hayırlı işler yapmanın aracı olarak kullanmalıyız. Dijitalleşmekten kaçamayız. İnsanlara, dijital teknolojiyi doğru kullanmaya yöneltmeliyiz. Yanlış etkileri konusunda panik yapmamalı; dijital dünyayı kontrolümüze almanın yollarını aramalıyız.”
Sayın Gündüz, radyoaktif dalgalar aracılığı ile insanların beyinlerinin içindekini okuyan bir teknolojinin konuşulduğunu belirtti. Özellikle aileleri uyardı: “3-6 yaş aralığındaki çocukların eline dijital telefon verilmemeli; onları çevrimiçi oyunlardan uzak tutmalıyız. Çünkü dışarıdan bu tür oyunlara girilebiliyor. Çocuklarımızı yanlış yönlendiriyorlar. Bağımlılık oluşuyor. Oyunlar eğitim amaçlı olmalı. Bu amaçla sokak oyunları, sportif faaliyetler gibi etkinlikler geliştirilebilir.”
Dijital alan bir okyanus! Azgın dalgalarla boğuşmak için gemisini karaya çıkarabilecek tecrübeli kaptanlar gerekiyor. Türkiye olarak, dijital saldırılar konusunda sonuç alıcı karşı savunma yöntemleri geliştirmeliyiz.
Şakir Tarım
Milli Gazete | 21 Haziran 2022